2 Eylül 2015 Çarşamba

İnsan Neden...


  
      Yaşam hepimize sonsuza kadar var olma şansı vermiş gibi gülümser. Ama işler bir yerde umulmadık biçimde değişir. Neden ummazsak ? Milyonlarca yıldır olan biteni gördüğümüz, kendi ölümümüzden ölesiye korktuğumuz halde bir türlü inanamayız bir gün olmayacağımıza... Ama yaşam bize nasıl gülümsediyse sanki biz hiç olmamışız gibi kalanlara ve yeni gelenlere gülümsemeye devam eder.
        Psikiyatrik araştırmalara göre çocuklar büyüklerden daha az ölüm korkusu yaşıyorlarmış. İnsanoğluna göre bir şey ne kadar az deneyimlenirse o kadar inanılmaz oluyor. Büyüdükçe, doğada ölümle ilgili deneyimler edindikçe ve yol arkadaşlarını tek tek kaybettikçe her insan evladı kendi ölümünün gerçekleşeceğine inanmaya başlıyor. 
        Yani aslında ölümden korkmayı zamanla öğreniyoruz ve bu korku halini sürekli taşıyamayan beynimiz unutmak için çabalıyor. Nedensiz huzursuzluklar yaşıyoruz ya zaman zaman, hepsi var oluşumuzun devamına olan güvensizliğimizden işte.  "Her anksiyete bir korku olmaya çalışır." diyor İrvin Yalom. Evet durup durup hayatı bize zehir edecek korkular buluyoruz, kaygılar ediniyoruz, panikliyoruz. Ve tabi ki psikiyatri biliminde bunların karşılığı kaygı bozukluğu, anksiyete, panik bozukluk gibi adlarla anılan hastalıklar oluyor. Yani ölmekten öylesine korkuyoruz ki korku eşiğimizi aşarak sinsice saklanıp bizi hasta etmesine izin veriyoruz.  
         Artık var olmamak...belki de ölmek korkutucu değil. Artık var olmamak korkutucu... Onca duygu onca doyum varken sen yoksun bir düşünsene... Varken farkında olmadığın ve ertelediğin en basit şey bile özleme dönüşüyor. Varlığını boşa geçirmişlik... İşte bu düşmanının bile sana yapamayacağı şey... 
        İnsan neden ölür ? Cevabı çok... En basit entropi işte! Peki neden yaşar? 
Belki de bu sorunun cevabını bulmak için...